ÇOCUĞUNUZ OKUMAYI BİLMESE DE EN DEĞERLİ HEDİYE YİNE DE KİTAP
Uzun bir aradan sonra TeraziLastikCimnastik`in konuğu Sarıgaga Yayınevi`nin kurucusu ve okul öncesi kitap yazarı Esra Okutan. Bugün Esra`yla sohbetimiz çocuğunuzun hayatında büyük fark yaratabileceğiniz bir konu üzerine; “Çocuğunuza sesli kitap okuma”. İşte Esra’nın konuyla ilgili paylaştıkları…
Kitap okumaktan keyif almak
Evet işte bütün mesele bu…
2012 gibi yayınevini kurduğum ilk yıllarda okuduğum Jim Trelease tarafından yazılan “Sesli Okuma El Kitabı” adlı kitap daha çok 3-8 yaşa hitaben kitaplar yayınlamamızda etkili oldu. Kitap, çocuklara kitap okumaktan zevk almayı öğretmekle ilgili.
Jim Trelease, doğdukları günden itibaren düzenli olarak sesli kitap okunduğunda çocukların ilerde akademik hayatlarında hiçbir zorluk çekmeyeceklerinin altını çiziyor. Bu aslında, günümüz eğitim düzeninde kısaca, ne özel kurslara ne de saatlerce test çözmeye gereksinim duymayacakları anlamına geliyor. Tabii çocuğun iletişim ve algısal gelişiminin güçlenmesi de cabası.
Oldukça iddialı, öyle değil mi? Bu yaklaşımı kişisel hayatımda da deneyimlediğim için sonuna kadar katılıyorum. Yeğenime doğduğu günden itibaren her gün düzenli olarak kitap okundu. Doğduğu günden itibaren derken abartmıyorum. Gerçekten de doğduğu günün akşamında, kardeşim hastanede, benim yazdığım ilk kitap olan Kırmızı Solucan’ı yeğenime okudu. Bugüne kadar da her akşam en az iki resimli kitap okunuyor. Yeğenim dört yaşında. İki yaşını doldurmadan düzgün cümle kurmaya başladı. Şu anda kendini çok iyi ifade edebiliyor, kelime hazinesi çok zengin. Gelecekteki akademik başarısını bilemem tabii ama algısının da çok yüksek olduğunu söyleyebilirim.
Hatta Jim Trelease, bir çocuğun okuma seviyesinin dinleme seviyesine sekizinci sınıfa kadar tam olarak ulaşamaması nedeniyle 14 yaşına kadar çocuklara sesli kitap okumanın akademik ve duygusal açıdan faydaları olduğunu belirtiyor.
Peki çocuklara sesli kitap okumak gibi basit bir aktivite nasıl oluyor da bu kadar etkili olabiliyor?
Çünkü öğrenmenin ana malzemesi sözcüklerdir. Kelimelerin bir insanın beynine nüfuz etmesinin iki yolu vardır: onları görmek veya duymak. Küçük çocukların okul öncesinde sözcük dağarcıklarının gelişmesi ve bilişsel gelişimleri için kullanacakları araç da henüz okuyamadıkları için işitsel duyuları olacaktır. Duyarak aşina olduğu sesleri, ilerde kelimeler halinde gördüğünde daha kolay anlamlandıracaktır.
Çocuklarla konuşma amacımızla onlara okuma amacımız aslında çok benzeşiyor; güven vermek, eğlendirmek, bağ kurmak, bilgi vermek ve açıklamak, merak uyandırmak, ilham vermek.
Ancak sesli okuyarak şunları da yapıyoruz:
- Kelime dağarcığını genişletmek
- Dinleme becerisi kazandırmak
- Konuşma becerisi kazandırmak
- Öğrenme arzusu yaratmak
- Keşfetme keyfini yaşatmak
- Bilgi alt yapısı oluşturmak
- Zor konularda konuşmak
- Yeni fikirlerle tanıştırmak
- İlgi alanlarını keşfetmelerine destek olmak
- Okuyan bir insan olarak rol model olmak
- Okuma zevki ve isteği aşılamak
Etkin bir şekilde okumak ise domino taşlarına benzetilebilir. Daha çok okudukça daha iyi okursunuz. Daha iyi okudukça bundan zevk alırsınız, daha çok zevk aldıkça daha çok okursunuz. Daha çok okudukça daha çok öğrenirsiniz.
Sesli okuma çocuklarda kendi kendine sessiz okuma isteğini de körüklüyor. Ayrıca çocukların dinlediğini kavrama becerisini geliştiriyor. Çocukların sesli okumalarda edindiği kelime hazinesi aslında üç farklı havuzu besleyen büyük bir havuza benziyor. Dinlerken edinilen kelime havuzu dolup taşmaya başladığında çocuk konuşmaya başlıyor. Ardından okuma ve yazma havuzları da doluyor.
Sesli kitap okuma ve çocuklarla konuşmanın yarattığı fark
ABD’de Kansas Üniversitesi’nde, Dr. Betty Hart ve Todd Risley tarafından “profesyonel- işçi sınıfı-sosyal yardımlaşma ile geçinen aileler” olmak üzere üç farklı grubu temsil eden 42 aile ile bir araştırma yapılıyor. Araştırmaya katılan ailelerin çocukları yedi aylıktan 9 yaşına kadar izleniyor. Araştırmacılar her aileyi ayda bir kez bir saat ziyaret edip çocuklarının çevresindeki konuşmaları kayıt ediyorlar. 1300 saatlik kayıtlar sonucunda ortaya şöyle bir manzara çıkıyor:
- Sosyo ekonomik durumlarından bağımsız olarak her aile çocuklarına aynı şekilde davranıyor. Yani iyi anne baba olmanın getirdiği temel içgüdüsel davranışlar zengin de olsanız fakir de olsanız aynı.
- Farklılık ise şurada ortaya çıkıyor.
- Profesyonel iş hayatındaki ailenin dört yaşındaki çocuğu o yaşa kadar 45 milyon kelime, işçi ailesinin çocuğu 26 milyon kelime, sosyal yardımlaşma ile geçinen ailenin çocuğu ise 13 milyon kelime duymuş oluyor.
- Dolayısıyla bu çocuklar birlikte anaokuluna başladıklarında farklı seviyelerde oluyorlar. Çünkü kelime dağarcıkları farklılık gösteriyor.
- Deney grubu 3 yaşındayken, profesyonel ailenin çocuğunun kelime hazinesi 1100 kelimeden oluşurken, sosyal yardımlaşma ile geçinen ailenin çocuğu 525 kelimeyle konuşuyor.
Çok net öyle değil mi? Çocukların hayatında farklılık yaratacak şeyler pahalı oyuncaklar değil, duydukları kelimeler. Çocuğunuza verebileceğiniz kocaman bir kucaklamadan sonra en ucuz ama en değerli şey, kelimeler.
Jim Trealese şöyle diyor: “Aileler bana sürekli olarak acaba bebeğime Mozart mı dinletsem, televizyonu mu yasaklasam, erkenden bilgisayara mı başlatsam, eğitici oyuncaklar mı alsam, diye soruyorlar. Onlara şu basit cevabı veriyorum: Çocuklarınıza kitap okuyun.”
SARIGAGA YAYINLARI’nın kitapları
Ben de fuarlarda standdaki resimli, az yazılı kitaplara bakıp ‘Alırdım ama bizimki daha okumayı bilmiyor’, ‘Alırdım ama evde çok kitap var, okumuyor’, ‘Alırdım ama bizimki anlamaz’ gibi şeyler söyleyen ailelere şunu belirtiyorum: Bu kitapları almayabilirsiniz ama çocuklarınıza mutlaka sesli kitap okuyun, kütüphaneden alın veya bildiğiniz bir masalı sesli olarak anlatın. Onların hayatında büyük değişiklik yapmış olacaksınız.