TeraziLastikCimnastik’i kurarken günün birinde “çocuklara ölüm kavramını anlatmak” üzerine bir yazı hazırlayacağım aklımın köşesinden bile geçmemişti. Bu site cıvı cıvıl, neşe dolu olacaktı. Ama bir de hayatta yüz yüze geldiğimiz gerçekler var ki “neyse” deyip geçiştiremiyoruz…
1 Ocak 2014… Yeni yılın ilk günü. Bir gece önce sevinçle, kutlamalarla girdiğimiz günü üzüntüyle bitirdik. Çok şükür sevdiğimiz bir kişiyi kaybetmedik ama çok sevdiğimiz muhabbet kuşumuz YEŞİLLİK öldü.
Çocuklarımın “ölüm” kavramı ile ilk kez karşılaştıkları bu olay karşısında çok şey öğrendim, çok şey öğrendik ve öğreniyoruz. Bir kez daha gördüm ki bu yaşımda her ne olursa olsun “ölüm” haberi için hiç hazır değilim. Benim bile hazır olmadığım bir konuda çocukları nasıl hazırlayabilirim?
Aslında bu konuya “hazır olmak” mümkün değil sanırım ama “iyi bir uğurlama” ile “donanımlı olmak” fikri kabullenmeyi bir nebze kolaylaştırıyor.
Yeşillik son 2 gündür hastaydı. Eski neşesi ve enerjisi yoktu. Fark ettiğimiz an kaptığımız gibi veterinerde aldık soluğu. İlacımız elimizde, “çaresi varmış” mutluluğuyla eve döndük. Gelin görün ki Yeşillik iyiye gitmedi. Aksine her geçen saat daha bir enerjisini, neşesini kaybetti. 1 Ocak akşamı çocuklar yatarken artık sabah aramızda olmayacağını anladığım anda beynimden vurulmuşa döndüm. İlk aklıma gelen çocuklara bundan bahsetmek oldu. Tabii “ÖLECEK” demedim. “İlacını veriyoruz ama iyileşmeyebilir” gibi konuşmalar yaparak kaçınılmaz sona hazırlamaya çalıştım çocukları. Çok ağladılar. “Ya Yeşillik ölürse” diye.
Anne-babalar olarak ne kadar istesek de çocuklarımızı hayatın bu acı gerçeklerinden koruyamıyoruz maalesef. Yapabileceğimiz en iyi şey kendilerini güvende hissetmelerini sağlamak ve dünyanın yaşanabilir iyi bir yer olduğunu düşünmelerine yardımcı olmak.
Bundan sonra yaptıklarımı paylaşmak yerine okuduklarımdan, danıştığım psikolog arkadaşımın ve okulun rehberlik öğretmeninin söylediklerinden derlediklerimi paylaşacağım sizlerle…
Her yaş grubunun vereceği tepkiler ve yapabileceğiniz açıklamalar farklı olacaktır. Yaşlar arası farklılıklar için buraya bir tık lütfen..
Okuduklarımdan anladım ki 6 yaşından itibaren çocuklar ölüm kavramını ve onun “kalıcılığı”nı anlayabilirler.
Unutmayın! Her çocuğun tepkisi de farklı olacaktır. Kimi hırçınlaşır, kimi çok üzgündür, kimi kendi içine kapanır, kimi olayı yok sayar ve hayat normal devam ediyor gibi davranır.
Tüm bu farklı tepkilerin ortak nedeni ise “ölümle nasıl baş edebileceklerini” bilmemelerinden.
EN ÖNEMLİ NOKTA :
Çocuklarınızın yas tutmasına ve bu süreci yaşamasına izin vermeniz.
Dürüst olun, kısa ve net açıklamalar yapın, her sorusunu cevaplayın.
Konuyu geçiştirmeniz, önemsiz gibi göstermeniz çocuğunuzun “ölüm” fikrini doğal bir tepkiyle yok saymasına neden olacağı için ileride daha farklı duygusal sorunlara yol açabiliyormuş.
- Ölümün doğal olduğu fikrini vurgulamanız çok önemli. Aman dikkat! Ölüm korkusu yaratmadan ve kendini güvende hissetmesini sağlayarak… Hele bir de sizin de ölüp ölmeyeceğinizi sorarsa.
“Yeşillik iyileşmedi ve öldü. Maalesef kuşlar bizden çok daha kısa yaşıyor. Bazen hastalanabiliyorlar da. Her hastalanan kuş ölmeyebilir ama Yeşillik iyileşmedi. Ben de baban da daha çok uzun bir süre daha senin yanında olacağız.”
- Üzüntüsünün normal olduğunu hissettirin. Kendi üzüntünüzü saklamayın. Yasınızı belli edin. Ağlamak istiyorsanız ağlayın. Güçlü görünmeye çalışarak ölümü ve üzüntünüzü yok saymayın. Aksi halde çocuğunuzun hissettiklerini de yok saymış olursunuz.
“Onu çok sevdiğin için üzülmen çok normal. İçinden geliyorsa ağlayabilirsin. Ben de onu çok seviyordum ve ben de çok üzülüyorum.”
- Ani bir ölüm değilse ve bir sakıncası yoksa (çocuğunuz da istiyorsa tabii) birlikte son kez vakit geçirmelerine izin verin.
“Yatmadan önce Yeşillik’i sevmek ister misin? Senin sevgini hissetmek ona kendisini iyi hissettirecektir?”
- Eğer günü sizden ayrı geçirecekse birlikte olacağı kişileri durumdan mutlaka haberdar edin (özellikle okulu mutlaka bilgilendirin). Çocuğunuza sizden ayrı olduğu zamanda üzüntüsünü yaşamasının ve belli etmesinin yanlış olmayacağını anlatın. Yapabiliyorsanız, yanınızda olmadığı anlarda, istediği takdirde duygularını paylaşabileceği bir kişiye yönlendirin. Okulda öğretmeni ya da rehberlik öğretmeni gibi…
“Dilersen öğretmenine üzgün olduğunu söyleyebilirsin.”
- Ölen kişinin (ya da evcil hayvanınızın) sizinle geçirdiği mutlu zamanları hatırlatın; ona ne kadar iyi davrandığınızı… Burada önemli olan dile getirmeseler bile çocukların (varsa) suçluluk duymamalarını sağlamak.
“Yeşillik bizimle ne kadar mutluydu. Bizi görünce, sesimizi duyunca neşeli neşeli ötüyordu. Bizi sevdiği için elimizden yem yiyordu. Onun kafesini hep temiz tuttuk. Suyunu tazeledik. Yemini vermeyi unutmadık. Hastalandığı için veterinere götürdük. İlacını verdik. O bizim onu sevdiğimizi biliyordu ve bizimle çok mutluydu.”
- Kesinlikle ölümü “uykuya dalmak” olarak anlatmayın. Çocuğunuzda “uykuda ölünebilir” korkusu yaratırsınız. Ölümün fiziksel olarak ne olduğunu anlatmanız yeterli olacaktır.
“O şimdi öldüğü için kalbi atmıyor, nefes almıyor, hareket etmiyor, uçamıyor,…”
- Çocuğunuz da isterse birlikte cenaze düzenleyebilirsiniz. Sevdiği bir kişiyi kaybettiyseniz yaşına, şartlara bağlı olarak çocuğunuzun cenazeye katılmasını isteyebilirsiniz. O istemezse buna zorlamayın. Son kez görmek isteyip istemediğini mutlaka sorun. Görmesinde bir sakınca yoksa istediği takdirde görmesine ve dokunmasına izin verin. Ölümü fiziksel olarak burada da anlatabilirsiniz. Ama siz evcil hayvanınızı mutlaka gömün ve isterse mezarının yerini çocuğunuza gösterin.
- Çocuğunuz Tanrı’ya isyan edebilir. Bunu yaparsa hayatın adaletsizliği ya da Tanrı’nın adilliği gibi konulara girmeyin. Bırakın sadece duygularını ifade etsin.
- Cenazeyi çocuğunuzla birlikte ya da kendiniz gerçekleştirdikten sonra kaybettiği evcil hayvanının (ya da kişinin) anısına bir şeyler yapmayı teklif edin. Onun resimlerinden oluşan mini bir albüm olabilir, mezarı için bir yazı, duvarına asmak için bir resim. Çocuğunuz ne yapmak isterse… Bunu kabul ediyor ama yapmıyorsa nasıl yapacağını bilemediği için olabilir. Siz bir şeyler hazırlayıp yol gösterebilirsiniz. Yine de yapmayı red ediyorsa ısrar etmenize gerek yok.
ZOR MU OLACAK?
HEM DE ÇOK!
Ama çocuğunuza karşı dürüst olmazsanız bunu mutlaka hissedecektir. Çocuğunuza “bazı duyguların yüzleşmek ve kabullenmek için korkunç oldukları” fikrini vermek istemezsiniz sanırım. Aksine bir kere yaşandığında ve deneyimlendiğinde, en yoğun üzüntünün bile giderek azalacağını öğrenmesini istersiniz.
Unutmayın! Yasını tam olarak yaşayan çocuklar kaybettikleri kişiyle bağ kurabilme ve yaşamına kaldığı yerden devam edebilme yetisini kazanan bireylere dönüşür.
KAYNAKÇA :
Türkçe kaynaklar
http://www.memorial.com.tr/rehberler/saglik_rehberi/cocuklara-olumu-anlatmak/
http://psikonet.com/konu.asp?kid=209
İngilizce kaynaklar
http://www.babble.com/kid/explaining-death-to-kids-coping-with-loss-grief-counseling/